- fırlayıp
лъатэу
Турецко-адыгский словарь. - Майкоп, Адыгейское книжное издательство.. ТIэшъу Ясин (Mehmet Yasin Celikkıran). 1991.
Турецко-адыгский словарь. - Майкоп, Адыгейское книжное издательство.. ТIэшъу Ясин (Mehmet Yasin Celikkıran). 1991.
NEFR — Heyecan verici bir emirden dolayı bir yerden bir yere fırlayıp çıkmaktır. Ürkmek demek olan Nüfur da bu mânâdandır. Fakat Nüfur tek başına kaçıp kurtulmak için menfi bir harekette kullanıldığı hâlde; nefr , düşmana karşı gaza için fırlayıp… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ateş — is., Far. āteş 1) Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr Uygarlık ateşten doğmuştur. 2) Tutuşmuş olan cisim 3) Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç Yemeği ateşten indirdim. 4) Patlayıcı silahların atılması Top… … Çağatay Osmanlı Sözlük
balistik — is., ği, ask., Fr. balistique 1) Ateşli silahlarda barut gazının basıncı ile fırlayıp hedefe varıncaya kadar merminin havadaki hareketini inceleyen bilim 2) Mermi çekirdeği üzerindeki fiziksel değişimleri inceleyerek merminin çıktığı silahın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
pataklamak — i Rastgele vurarak dövmek Babam yerinden fırlayıp beni bir iyi pataklayacak sanıyordum. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
patırtı — is. 1) Herhangi bir biçimde veya ayakları yere kuvvetle basarak yürüme sonucu çıkan gürültü 2) Pat pat çıkan ses Dışarıdan akseden birtakım motosiklet patırtılarıyla ikimiz birden yerimizden fırlayıp merdiven başına koştuk. Y. K. Karaosmanoğlu 3) … Çağatay Osmanlı Sözlük
sarsıntı — is. 1) Sarsılma işi, birden sallanma Bu sarsıntı ile başından fırlayıp yerde tekerlenen kasketini kovaladı, tekrar başına geçirdi. H. Taner 2) Titreme, titreyiş Başını sırasının üstüne saklamış, omuzları hafif sarsıntılarla titriyordu. R. N.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
şopar — is., hlk. 1) Çingene çocuğu Çalgı sesini duyan bütün şoparlar çadırlardan fırlayıp çevremizi kuşatıyorlardı. O. C. Kaygılı 2) sf., mec. Şımarık, küstah, yaramaz … Çağatay Osmanlı Sözlük